Birini öldürebileceğimi hissettim"
Melike BİRGÖLGE /
mbirgolge@hurriyet.com.tr YAPRAK DÖKÜMÜ dizisinin Ceyda;sı Nekrüt; filminde rol aldı. Başak;la; rol aldığı filmi, dizide başarıyla canlandırdığı Ceyda;yı, kendi yaşadıklarını konuştuk. Bu kadarla da kalmadık tabii. Aşk ve hayat da sohbet konularımız arasındaydı. Bakın ortaya nasıl bir röportaj çıktı. Canlandırdığı soğuk rolün aksine sıcak ve samimi bir Başak var karşımızda. Bu keyifli röportaja buyurun diyoruz.
BAŞAK SAYAN'IN FOTOĞRAFLARI
Yeni bir film, yeni bir heyecan; 31 Ekim;de vizyona giriyor. Adıyla başlayalım. Ne demek Nekrüt? Ve konusu nedir filmin? Nekrüt Neptün gibi bir gezegen ismi. O gezegenden; insana benzeyen ve ataları Türk olan yaratıklar dünyaya geliyor ve hasbelkader beni alıp kurtarmalarını beklediğim, yaşadığım kasabaya düşüyorlar. Hikâye bundan sonra başlıyor. Uzaydan Dünya’ya gelişlerinden itibaren aradaki farklılıklar komik olaylara neden oluyor. Onlar burada aşkı keşfederken biz de başka şeyleri keşfetmeye başlıyoruz. Tabi fizyolojik olan farklılıklar da sorunlara neden oluyor ve bunları aşmaya çalışırken komik olaylar başlarına geliyor.
Uzaydan geldikleri için dünyayla ilgili bilgileri az oluyor haliyle.
Evet aynen; Dünyaya özgü hiçbir şey bilmiyorlar. Buna aşk ve cinsellik dahil. Filmin sorusu da şu aslında; cinsellik olmadan aşk nasıl olurdu? Cinsellik mi aşkı daha tutkulu ve büyük yapıyor yoksa o yaşanmayınca mı böyle oluyor?Sizden başka kimler rol alıyor?Benden başka Erkan Taşdöğen var, kendisini daha çok Zaga;daki ;Vampir; tiplemesinden hatırlar seyirci. Ferhat Yılmaz, Erol Günaydın, Mustafa Topaloğlu, Selahattin Taşdöğen, Nuri Alço, Yıldırım Öcek, Misak Toros ilk aklıma gelen isimler; Gerçekten çok eğlenceli bir film oldu.
PAVYON ŞARKICISI BAŞAK!
Siz nasıl bir rolle karşımızda olacaksınız bu kez?Ben izleyicinin alışık olmadığı tarz bir rolle karşısına çıkacağım. Doğu şivesiyle konuşan, saf, cahil ama aynı zamanda küçük bir yerde yaşamanın getirmiş olduğu o saflıkla iyi yürekli bir pavyon şarkıcısını oynuyorum. Hayatımda ilk kez şarkı söyledim. Üstelik Bergen şarkıları... İki saat beni sette çalıştırdılar ve öyle söylemeye başladım. Zaten pavyon şarkıcısı olduğumdan sürekli detone olmam sorun yaratmayacak. (Gülüyor)
Doğu şivesiyle konuşan, şaşkın ve komik bir kadını canlandıran Başak’ı düşünemiyorum ben. (Gülmeler) Hemen hemen rol aldığınız karakterler aldatan ya da bu tür roller olduğu için sanırım. Nasıldı bu farklı karakteri canlandıran Başak, kendi gözüyle?Aslında bugüne kadar sürekli kötü karakterleri oynamadım. Oynadığım başka karakterlerde vardı ama onlar son yaptığım işler kadar akılda kalmadığından sanki hep böyle olduğunu düşünüyor insanlar. Aslına bakarsanız bundan bir şikâyetim de yok.
“KÖTÜYÜ OYNAMAKTAN KEYİF ALIYORUM;
Kötüyü oynamak
Kötüyü oynamaktan keyif alıyorum. Çünkü normal hayatınızda dışarıya yansıtamadığınız ne kadar duygunuz varsa bunu sette dışarı çıkarıyorsunuz. Bu da farklı bir keyif veriyor. (Gülüyor) Bu yaptıklarımı normal hayatta yaptığımı düşünsenize
Hani hep kötü ya da fettan güzel karakterini canlandırdınız ya şimdiye kadar. Bu filmde tamamen farklı bir karakter; Teklif ilk geldiğinde kaygılarınız oldu mu? Hani ;Doğu şivesiyle konuşmak, cahil, şaşkın bir kadını canlandırabilir miyiM; şeklinde?İlk anda başka kaygılarım oldu aslında. Sonuçta siz bir oyuncuysanız size düşeni yapar, rolünüzü oynarsınız ama sonucu bilemezsiniz. Çünkü bu bir bütündür. Siz işinizi iyi yapmış da olsanız kötü olan bir şey olduğu zaman filmin toplamına mal edilir bu. ;Kötü; denir ve geçilir. İlk kez çalıştığım insanlar çoğunlukta olduğundan korkularım oldu elbette. Sette ilk gittiğim gün oldu bu endişe. Aslında oraya gidene kadar nasıl bir konuşma biçimi bulacağımı bilemiyordum. İçimdeki ses o anda doğru olan şeyi yapacağımı söylüyordu. Kostümleri giyip, o karaktere bürünüp de sahneye çıktığım ilk anda çıktı o konuşma biçimi. Planlanmış bir şey değildi.
Çekimler nasıl geçti?
Çekimlerin başladığı tarihlerde duygusal açıdan baskı altındaydım ve çok stresliydim. Filmde var olan bazı sahnelere o sırada erkek arkadaşım tepki göstermişti. Ki aslında çekilmeyecekti bile o sahneler. Başka tatsız şeyler de oldu ve Temmuz sıcağında minicik bir odada 15 kişi, ışıklarla çalışmaya başlayınca ve saatler geçince ben fenalaştım ve bayıldım. Sıcak, havasızlık, yoğun duygusal stres bu sonucu doğurdu. Ve beni hastaneye kaldırdılar.
SİNEMA ÖLÜMSÜZLEŞMEK DEMEK;
Ortak noktaları çok; İkisinde de bir karakter yaratıyorsunuz, ona ruh veriyorsunuz ama televizyonda bu unutuluyor. Televizyon suya yazı yazmak gibi bir şey ama sinemada yaptığınız her şey kalıyor. Bundan on sene sonra da izlenebiliyor. Ölümsüzleşmek gibi bir şey sinema.
BİRİNİ ÖLDÜREBİLECEĞİMİ HİSSETTİM!
Üniversitede ekonomi eğitimi aldınız ama oyunculuğa yöneldiniz. Çünkü çocukluğunuzdan beri istediğiniz bir şeydi. Peki neydi size Oyuncu olmalıyım dedirten?Neden oyuncu olmak istedim? O bir arzu... Bu var oluşunuzla ilgili bir şey. Kimi insan hayatı boyunca yazmak ister, kimisi top oynamak, kimisi yönetmek... Ben de oynamak istedim ve parlamak… Aslında ben hayatım boyunca her şey olmak istedim. Hâlâ da öyle... Bazen doktor, bazen avukat, bazen bir öğretmen... Bazen birini öldürebileceğimi hissettim. Yaparsam neler hissedebileceğimi… Ve sonucunda öyle bir mesleğe sahip oldum ki bunların hepsini tadabiliyorum. Son üç senedir kocasını tutkulu aşkı için aldatan ve yasak aşkından çocuk sahibi olan bir kadın oldum. Yani nasıl bir şey biliyorum artık. (Gülüyor) Her insanın içinde her türlü duygu var. İnsanın tek bir karakteri yok. Bilinçaltınız dışında sizin bile bilmediğiniz yanlarınızın bulunduğu bir alt beyincik var. Tüm o duygular içinizdeyken sadece toplumsal kurallar ve normlarla onları bastırmayı öğrenmişiz. Ayıp, günah, yasak...
Ama bu yani ayıp, günah, yasak olguları biraz da toplumun baskısıyla
Toplum tarafından dışlanma korkusu bizim doğamızda var olan bir sürü şeyi yok saymamıza yol açmış. Hatta belki siz bile bunların farkında değilsinizdir. Benim farkım ben bu duyguları bulup çıkarmayı biliyorum içimden.
Rollerdeki inandırıcılığınız bununla alakalı o zaman.
Aynen İnandırıcılığımın nedeninin soruyorlar hep. İnandırıcılığımın nedeni de bu. Şimdi sırada hep başka karakterler var. O kadar zevkli bir şey ki bu
Yaprak Dökümü;nde Ceyda karakterini kabul etmenizde ne etkili oldu, öncelikli olarak?Ceyda karakterini bana yönetmenimiz Mesude Erarslan teklif etti. Biz daha evvel ;Gece Yürüyüşü; adlı bir dizide beraber çalışmıştık. Beni aradılar ve rolü anlattılar. Hiç düşünmeden kabul ettim çünkü Mesude Erarslanın yaptığı her işte olmak isterim ben. Oyuncusunu çok iyi yönlendiren, çok iyi bir rejisi olan, sette inanılmaz bir hakimiyeti olan bir yönetmen o. Bundan sonra da beraber çalışmak isterim.
CEYDA ÇOK SOĞUK
Aslında Ceyda rolü derin bir oyunculuk gerektiriyor, sizin başardığınız gibi. Yani tutkulu ama bunu ifade edemeyen, duygularını göstermeyen bir karakter. Ve de soğuk. Bir maskenin ardına gizlenmiş. Neden o maske?
Ceyda;nın yapısı bu. Hikayeyi ilk okuduğumda ve sete ilk gittiğimde içimden bu kadının öyle olduğuna ait bir his geçti, öyle oynamak istedim. Soğuk O kadar soğuk ki hiçbir duygu okunmasın neredeyse yüzünden Çok da başarılı oldu bu fikrim. İnsanlar hem nefret etti hem sevdiler karakteri. Ama bunlar komple bir bütün, çok iyi bir yönetmen, çok iyi bir yazım ekibi ve çok iyi oyuncularla oynayınca sonuç iyi oluyor.
Ceydayla Başakın uymayan özellikleri neler?Ceyda çok bencil... Ben onun yerinde olsaydım geçmişimi bir kalemde silip atamazdım. Evet aşık olduğu için bunu yaptı ama ben diğer taraftaki yıllarca emek verilen ilişkiyi bir çırpıda silemezdim sanırım. Benzeyen tek yanımız soğuk olmamız belki de ilk bakışta. Ama Ceydanın soğukluğu ürkütücü boyuttaydı. Gerçi şimdi anne olunca başka türlü bir havaya büründü ister istemez.
Evet bu fark ediliyor. Dizide şimdi anne olduğunuz için insanlar size karşı biraz yumuşadı gibi. Ama eşini aldattığı dönemde çok ilginç tepkilerle karşılaştığınızı tahmin ediyorum. En ilginci hangisiydi, şu an ilk aklınıza gelen?
Evet, çok garip tepkilerle karşılaştım. En son yaşadığım bir tanesi şu; kolum kırılmıştı, askıyla bir canlı yayına konuk olmuştum. Yayın bitmek üzereydi ve birden yaşlı bir kadın fırlayıp bağırdı. Allahın sopası yok, yaptıkların yüzünden kolun kırıldı diye. Ben dahil herkes şok oldu.
Dizide en çok etkilendiğiniz sahneler hangileri?İntihara kalkıştığım ve Nejlanın (Fahriye Evcen) gelip bana tokat attığı bir sahne vardı, gerçekten çok iyi ve gerçek oynamıştık. Herkes put gibi donup kalmıştı. Hatta yönetmenimiz sahneyi bölememişti. Ali Rıza Beyle (Halil Ergün) Leylanın (Gökçe Bahadır) bazı sahnelerinde Bir de Ali Rıza Beyle (Halil Ergün) Fikretin (Bennu Yıldırımlar) ayrılış sahnesi çok dokunmuştu bana. Bu sahneler beni etkiledi. Çünkü içimde üstünü örttüğüm bazı hassas noktalara dokunmuşlardı.
Dizinin bu sezon bölümleri için çarpıcı sahneler ve beklenmedik olaylar olacak denildi. Siz neler diyeceksiniz bu konuda, dizide olanları bilen biri olarak? Tepkiniz nasıl oldu yani?Ben dizideki yeni gelişmeleri ilk duyduğumda cidden şok oldum. Çünkü hiç aklıma gelmeyecek türden şeylerdi. O yüzden eminim izleyici benden çok şaşıracaktır.
Yaprak Dökümü dizisi; eskilerde kalan, günümüzde yok olan değerleri anlattığı için mi bu kadar ilgiyle izleniyor?Yaprak Dökümü eski ilişkileri ve değerleri anlattığı için bu kadar sevildi. Herkesin anılarında hep beraber oturulan akşam yemekleri, anneyle, babayla olan diyaloglar, o hiyerarşi, düzen var. Bunlar büyük metropollerde hızla yok oldu, yerine daha yüzeysel ve farklı ilişki modelleri geldi. Yeni ve soğuk... Hepimiz o sıcacık, eski hatıralarımızı içimizde sıkı sıkıya sakladığımız için Yaprak Dökümüdizisi çok sevildi. Tabii bir de günümüze adaptasyonu çok başarıyla sağlandığı için