Beni 'Fikret'le özdeşleştirmek büyük yanlış
Bennu Yıldırımlar, Fikret karakteriyle özdeşleştirilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
BENNU YILDIRIMLAR
Beyazperdede, tiyatro sahnesinde ve dizi filmlerde yıllarca kendini gösterdikten sonra en büyük çıkışını "Yaprak Dökümü" dizisiyle yapan Bennu Yıldırımlar, geçtiğimiz günlerde Saba Tümer'in programına konuk oldu. Programda dizide canlandırdığı Fikret karakteriyle özdeşleştirilmesinin yanlış olduğuna değinen Yıldırımlar, "Ben sadece Fikret’i canlandırmıyorum. 'Saygılı Yosma" adlı oyunda da fahişeyi oynuyorum" dedi.
Yıllardır oyunculuk yapıyorsunuz, ama asıl "Yaprak Dökümü"nde canlandırdığınız Fikret karakteriyle tanındınız. Dizinin mazbut kızının öpüşme sahnesi ise olay yarattı. Ne diyeceksiniz? Sizce neden bu kadar konuşuldu o sahne?
- İnanın ben de bilmiyorum. Herkesin kafasında bir Fikret imajı var ve dokunulmazlar. Ama insanların da belli duyguları olduğu unutulmamalı. Belli aşamalarda o duygular ortaya çıkıyor ve onların paylaşılması gerekiyor. Sanırım o Fikret’leri koyuyorlar bir kenara. Onlar yapmaz, öyle olmaz, bütün hayatı boyunca bir şekilde size hizmet etmeye
devam eder diyorlar. Öyle mi acaba? Bilmiyorum...
Bu arada siz de Fikret’le iyice özdeşleştirildiniz. Fikret karakteri Bennu Yıldırımlar’ı silecek neredeyse akıllardan!
- Aslında sinemada, dizide, tiyatro sahnesinde pek çok farklı rol oynadım. Bir oyuncu her tür role girebilir ve canlandırdığı bir karakterle özdeşleştirilmesi yanlış.
Peki ne bekliyorsunuz izleyiciden?
Daha çok düşünmelerini... Mesela ben sadece televizyonda değilim, Şehir Tiyatroları’nda da oyunculuğa devam ediyorum. Sezonda Anton Çehov’un "Üç kız Kardeş"inde rol aldım. Hiç tiyatroya gelmeyen insanlar da en azından canlı performans görmek için geldiler. Sonra Jean Paul Sartre’ın "Saygılı Yosma"sını oynuyorum. Bakın o da bir fahişe türü örneği ve onu da oynayabiliyorum.
10 yıl aradan sonra bir sinema filmi projesine "evet" dediniz. Son filminiz "Gökten Üç Elma Düştü"den biraz bahseder misiniz?
10 yıl ara verdim, çünkü oyunculuğu istediğiniz zaman yaparsınız. İşin içinde istek olması gerek, verilen rolün sizi heyecanlandırması gerek. Ben lüks hakkımı kullanıp, istediğim filmde rol almayı bekledim. Sonunda da istediğim filmi buldum. "Gökten Üç Elma Düştü"de İsmail Hacıoğlu bir hırsızı, ben bir hayat kadınını, Köksal Engür de emekli bir askeri canlandırıyor. Bu üç kişinin hayatı tuhaf bir şekilde kesişiyor. Ve birlikte aileymiş gibi hareket edip, bir cinayete ortak oluyorlar... Filmin senaristi ve yönetmeni Raşit Çelikezer... Çok uyumlu ve güzel bir ekip olduk.
Filmin sloganı da "Aile kurmak için cinayet işlenir mi?" Biraz ağır değil mi?
- Açıkçası bana çok ağır geliyor... Benim mantığımın dışında, ama bu üç kişinin yaşadıklarını görünce, "olabilir" diyorsunuz. Benim filmde canlandırdığım hayat kadını Nilgün’ün özlemi bir aile kurabilmek. Daha önce evlenmiş ama çocuğu olmamış. Üniversite mezunu ama okuduğu bölümde iş yapamamış. Herkes ondan başka bir şey istemiş. O da bu işi daha lüks bir şekilde yapıp, kısa zamanda para kazanıp, bir yerlere çekilmeyi planlayan bir kadın. Sert bir hikaye, şiddet de var içinde...
Çok dayak yiyorsunuz galiba...
- Evet, o sahneler beni yordu. Hem dayak yedim hem intihara teşebbüs ettim. Birçok şeyi aynı anda yapmaya çalıştım. Bu hareketlilik bana çok iyi geldi. Kendimle çatışmam açısından, bir şeyi daha farklı yapabilmem açısından yani. Önce kendimi şaşırtmak istedim, sonra da izleyiciyi...
Benim de komik bir yanım var
Hep hüzünlü bir haliniz var. Komedi projelerinde yer alamazmış gibisiniz.
- Komedi tarafım vardır aslında. Bunu denedim de... Fakat benim kendime göre bir espri anlayışım var. Benimle birlikte olduğunuz zaman bunu anlarsınız. Ben daha sivri espriler, daha zeka ile ölçüşen şeyler seviyorum.
Son dönemde çekilen komedi filmlerini takip ettiniz mi?
- Çok yakından takip ettiğim söylenemez... Bu tip filmleri izlemeye gerçekten zamanım yok.