Istatistikler | Toplam 103 kayıtlı kullanıcımız var Son kaydolan kullanıcımız: ibobaba27
Kullanıcılarımız toplam 2981 mesaj attılar bunda 1198 konu
|
Kimler hatta? | Toplam 121 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 121 Misafir :: 1 Arama motorları Yok Sitede bugüne kadar en çok 290 kişi Salı Ekim 15, 2024 10:55 am tarihinde online oldu. |
|
| Alparslan Türkeş | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
çakıroğlu Admin
Mesaj Sayısı : 1370 Nerden : Bursa İş/Hobiler : öğrenci (tek hobi ticaret :) ) Ruh Hali : Takımlar : REP : Kayıt tarihi : 04/07/08
Kişi sayfası Başarı Puanı: (100/100) Tecrübe: (100/100) Seviye: (100/100)
| Konu: Alparslan Türkeş Ptsi Ağus. 25, 2008 4:09 pm | |
| Alaparslan Türkeş
Alparslan Türkeş , (d. 25 Kasım 1917, Lefkoşa – ö. 4 Nisan 1997, Ankara). Türk asker ve siyaset adamı. Aslen, Kayseri ili Pınarbaşı'nın Yukarı Köşkerli köyünden Avşarlardandır. Aile daha sonra Kıbrıs'a göç etmiştir. . . . . .
Askeri Kariyerinin Başlaması Türkeş, 1936'da Kuleli Askeri Lisesi ve 1938'de Harp Okulu'nu bitirdikten sonra, 1939'da piyade asteğmeni olarak atış okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1940'ta evlendi. Harp Akademisi'ne giren Türkeş, 1944'te yüzbaşı rütbesindeyken Nihal Atsız'la birlikte "Irkçılık-Turancılık" davasından yargılandı ve 9 ay 10 gün hapis cezası aldı. 1945 yılında Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edildi ve 1947'de beraat etti. Orduya tekrar döndü. 1948'de Harp Akademisi'ni bitirdi. Daha sonra ABD'ye gönderildi ve burada Amerikan Harp Akademisi'ni ve piyade okulunu bitirdi. 1955-1957 yılları arasında Washington'da NATO Daimi Komitesi'nde Türk genelkurmayı temsil heyetinde görev yaptı. Aynı sırada uluslararası ekonomi eğitimi gördü. 1959'da Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi ve buradaki eğitiminden sonra albaylığa yükseldi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO şube müdürü olarak atandı.
27 Mayıs İhtilali ve Hindistan Sürgünü 27 Mayıs 1960 harekatından kısa süre önce Elazığ'daki birliğinden Ankara'ya atandı ve Korgeneral Talat Aydemir'in önerisiyle Milli Birlik Komitesi'ne (MBK) alındı. Darbeyi planlayıp yürütecek olan 37 kişilik MBK içinde yer aldı. Darbe bildirisini 27 Mayıs 1960 (Cuma) günü radyodan okuduktan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. 27 Mayıs sonrası Başbakanlık müsteşarlığı yaptı. Bu dönemde Milli Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960'da 13 üye ile birlikte görevinden "affedilen", Türk siyasi tarihinde "14'ler" olarak adlandırılan, iktidarın sivil hükümetlere devredilmesine karşı çıkan grubun lideri konumundaki Alparslan Türkeş MBK içindeki Albaylar Grubu tarafından "ülkeyi nasyonal sosyalist bir sisteme süreklediği" ileri sürülerek 22 Eylül 1960'ta MBK'den çıkartıldı, resmen emekli edildi ve Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi. Sürgünde iken, MBK Başkanı Cemal Gürsel 'e, Yüksek Adalet Divanı 'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve Milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi.
25 ay kadar sonra, 23 Şubat 1963'de Gümülcine 'den yurda döndüğünde kendisini burada kalabalık bir "milliyetçi topluluk" karşıladı.
Türkeş'in Siyasi Hayata Girişi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Dönemi Gökhan Evliyaoğlu'nun Adalet Partisi'ne katılma yolundaki teklifini reddeden Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 2 Mayıs 1963'te Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği'ni kurdu. Darbe hazırlığı yapan Talat Aydemir-Fethi Gürcan ikilisiyle ilişkiye girdi. Ancak Talat Aydemir'le anlaşamadı. Bunun üzerine darbeyi hükümete haber verdi. Kendisi de darbe girişimi nedeniyle yargılandı, ancak darbeyi hükümete duyurduğu için beraat etti. Alparslan Türkeş, sürgünde olduğu dönemde 14'lerden çoğu ile sık sık bir araya gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirleyici toplantılar yapmıştı. Nitekim 31 Mart 1965'te, 14'lerden Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile birlikte Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi - (CKMP)'ne girerek fiilen siyasi hayata atılmış oldu.
1965'te bu partinin başkanı oldu, uzun tartışmalardan sonra parti tüzüğünde 9 Işık Doktrini yer aldı. Türkeş, bu dönemde kendisini sevenler tarafından Başbuğ ilan edildi ve aynı yıl Ankara'dan milletvekili seçildi. 6-8 Şubat 1969'da Adana il kongresinde CKMP adı Milliyetçi Hareket Partisi ve terazi olan amblemi de üç hilâl olarak değiştirildi. 1966 yılında cumhurbaşkanlığına aday oldu ve Cevdet Sunay karşısında 11 oy alarak seçimi kaybetti. 1969 ve 1973 yıllarında Adana milletvekili olarak parlamentoya seçildi. 1974'te ilk eşi Muzaffer Türkeş'i kaybetti. Bundan iki yıl sonra 1976'da Seval Türkeş'le evlendi.
1975 Sonrası Dönem ve 12 Eylül [değiştir]1975'ten sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunan Türkeş 12 Eylül darbesi'nden sonra 9 Nisan 1985'e kadar 4,5 yıl tutuklu kaldı. 12 Eylül döneminde idam cezasıyla yargılanan Türkeş bu davadan beraat etti
12 Eylül Sonrası Dönem [değiştir]1987'de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi'ne girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa seçildi. 1991 genel seçimlerinde RP ile seçim ittifakı yapan MÇP lideri Türkeş, Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu sırada 1992'de 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını alması hakkında Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle MÇP'nin ismi de 1993 yılında MHP olarak değiştirildi. 1995 genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu dönemde uzlaşmacı bir lider profili çizerek ülke siyaseti üzerinde etkili oldu. Türkeş, 9 Işık başta olmak üzere siyasi ve tarihi görüşlerini içeren kitaplar yazdı.
Vefatı Türk siyasi hayatının en tartışmalı liderlerinden biri olan Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da vefat etti. Cenazesi, devlet töreni ile kaldırıldı.
Eserleri Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan TürkeşKamer Yayınları; İstanbul, 1997. Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım; 9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1995. 12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1994. 1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi; Modern Türkiye ; İstanbul. Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım Yayım. 27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım Yayım. 27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler; İstanbul, 1996. Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım. Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kamer Yayınları. Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler, Anı-Günce-Mektup; İstanbul, 1994. Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996. Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım. İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım. Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996. Temel Görüşler; Kamer Yayınları. Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994. Türkiye'nin Meseleleri; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996. Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları. Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995. | |
| | | çakıroğlu Admin
Mesaj Sayısı : 1370 Nerden : Bursa İş/Hobiler : öğrenci (tek hobi ticaret :) ) Ruh Hali : Takımlar : REP : Kayıt tarihi : 04/07/08
Kişi sayfası Başarı Puanı: (100/100) Tecrübe: (100/100) Seviye: (100/100)
| Konu: Geri: Alparslan Türkeş Ptsi Ağus. 25, 2008 4:09 pm | |
| BAŞBUĞ'DAN ÖZLÜ SÖZLER Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...
Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.
Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.
Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lâzımdır. Millet hayatında başarı devamlılığa bağlıdır.
Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
Bizim savunduğumuz Dokuz Işık'çı sistemin hedefi Türk Milletinin her ferdini mülk sahibi yapmaktır.
İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.
İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.
İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya ASLA müsaade, müsamaha etmezler.
Ahlâkçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...
Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez
TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.
Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.
Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.
Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."
Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.
Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır | |
| | | çakıroğlu Admin
Mesaj Sayısı : 1370 Nerden : Bursa İş/Hobiler : öğrenci (tek hobi ticaret :) ) Ruh Hali : Takımlar : REP : Kayıt tarihi : 04/07/08
Kişi sayfası Başarı Puanı: (100/100) Tecrübe: (100/100) Seviye: (100/100)
| Konu: Geri: Alparslan Türkeş Ptsi Ağus. 25, 2008 4:10 pm | |
| birde şiirle bitiriyorum
BOŞLUKTA KALAN MEKTUP...
Başbuğum bu destan sanadır yine Ülkücü tavırdan yanadır yine Sene doksan yedi tarih dört nisan Ülkücüye on bir aydan sert nisan Sen gittin ya içimizde dert nisan O gün bizi görsen bilmem ne derdin Eminim ki alnımızdan öperdin
Güneşli bir günde yitirdik seni Fırtınada karda götürdük seni Gönül köşkümüze yatırdık seni O gün bizi görsen bilmem ne derdin Kalkabilsen alnımızdan öperdin
Gidişine yerler gökler ağladı Turan yetim kaldı kara bağladı Tekbirler ağıtlar yürek dağladı O gün bizi görsen bilmem ne derdin Sen Baş buğ'dun alnımızdan öperdin
Sen gittin ardından divan kuruldu Meydan gümbürdedi oklar gerildi Kavga döğüş bir karara varıldı Olanları görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Ayrılıp yuvadan uçanlar oldu Diyardan diyara göçenler oldu Başka elde bayrak açanlar oldu Olanları görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Oğlun Tuğrul parti kurdu çekildi Azmi Başkan arkasına takıldı Aldemir'de doğru yola sokuldu Olanları görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Biz kaldık çalıştık seçim kazandık Sarımsak soğansız biçim kazandık Asgari ücretten geçim kazandık Şölenleri görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Ecevit Bahçeli Yılmaz oldular Hükümet kurmaya karar kıldılar Yazdılar çizdiler işe daldılar Olanları görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Muhteşem bir ilgi alâka oldu Kapımız kırmızı plâka doldu Bir günde binlerce yalaka geldi Gelenleri görsen bilmem ne derdin Herhalde kahkahayla gülerdin
Son gelenler baş köşeye yerleşti Tüm halkalar zincir oldu birleşti İş karıştı anlatmakta zorlaştı Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Marmara’yı deprem aldı götürdü Yolsuzluklar memleketi bitirdi Anadolu ümidini yitirdi Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Hortumcular dükkân açtı her yere Namusluya tayin çıktı zor yere Kuşatıldık gidemiyoruz bir yere Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
İmf'ye kaptırdılar yakayı Borsa dolar hiç sevmiyor şakayı Temel Reis haciz verdi takayı Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Ekonomi raydan çıktı gidiyor İşçi köylü kemer sıktı gidiyor Fukara canından bıktı gidiyor Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Yalvardık yakardık fayda etmedi Feryadımız Ankara'ya gitmedi Başörtüsü okul derdi bitmedi Halimizi görsen bilmem ne derdin Herhalde inanmaz geri giderdin
Bir kanlı katile idam verdiler İmralı'ya tatil köyü kurdular Şehitleri birde bunlar vurdular Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Bir şehit çocuğu tuttu yakamı Abi dedi : Bu olanlar şaka mı ? Siz buysanız geri verin babamı Bu feryadı duysan bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Utançtan sokağa çıkamaz olduk Kimsenin yüzüne bakamaz olduk Yakamıza Bozkurt takamaz olduk Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Yazdığım destanlar kahretti bana Bağlamam duvardan küfretti bana Türküler hayatı zehretti bana Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Pavyondan gelenler başı tuttular Halimize bakıp keyif çattılar Söylemesi zor amma ''bizi sattılar'' Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Bıyık uçlarıma posta koydular Direndim adımı hasta koydular Düşmana gül verip dosta kıydılar Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Azıcık ses veren sürgün edildi Gönülde taht kuran sürgün edildi Dokuz Işık Turan sürgün edildi Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Hiç şaşırma Ozan Arif dışlandı Ahmet Yılmaz asi diye fişlendi Yüreğimiz dost (!) elinden şişlendi Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
İhanet edene madalya taktık Sadâkât edene uzaktan baktık Sen olsaydın böyle mi olacaktık ? Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Bunca yıldan sonra ortada kaldık Sen uçmağa vardın bizlerse öldük Destan destan Beş tepeye gömüldük Halimizi görsen bilmem ne derdin Vallahi billâhi geri giderdin
Bu destan , bu türkü , sazım sanadır Bir tek seni sevdim nazım sanadır Duy beni Başbuğum sözüm sanadır : ''ÜLKÜME DARILIP KÜSMÜYORUM BEN KİMSEDEN KORKUM YOK SUSMUYORUM BEN BU KAHPE DÜZENE KANMAYACAĞIM ÖLSEMDE YOLUNDAN DÖNMEYECEĞİM !
Ahmet Yılmaz... | |
| | | | Alparslan Türkeş | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |