Nasıl gönül taparsa Tanrı'ya,görmeksizin,
Var adını bilmeden bağlandığım bir peri...
Bir beyaz dalga gibi hep o engin denizin
Üstünde gezmedeyim doğduğum günden beri.
Ne ben yedim ihtiras peteğinin balından,
Ne o tattı arzunun buğulu kevserini,
Ne kırda kestiğimiz taze incir dalından
Kaval yapıp çağırdık gönül türkülerini...
Gördü mü efsaneler buna benzer haile?
Leyla böyle sevilmiş,böyle sevmiş mi Mecnun?
Yavrusuna tapınan analık aşkı bile
Şehvete benzer biraz yanında bu duygunun.
O bir gülüdür,yetişmiş kalbin altın tasına,
Ve bir bülbül ki yalnız şi're vermiş sesini:
Ne sular genç yüzünü nakşetmiş aynasında,
Ne güneş yere sermiş boynunun gölgesini!