WolkaN Admin
Mesaj Sayısı : 746 Nerden : Bursa İş/Hobiler : Öğrenci Ruh Hali : Takımlar : REP : Kayıt tarihi : 04/07/08
Kişi sayfası Başarı Puanı: (100/100) Tecrübe: (100/100) Seviye: (100/100)
| Konu: "Laiklik, din özgürlüğünün temelidir" Cuma Eyl. 12, 2008 9:48 pm | |
| DİYANET İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, "Laiklik toplumun ortak paydalarından biridir. Diyanet İşleri Başkanlığı laiklikle sorunu olmayan kurumların başında gelir. Laikliği din özgürlüğünün temeli olarak görmekteyiz. Devletin dinlere eşit mesafede durması olarak görmekteyiz. Bizim özgürlükten şikayetimiz olmaz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, düzenlediği iftar yemeğinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Bardakoğlu Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in laiklik ile din kurallarının çatışması durumunda bu kuralların yeniden yorumlanabileceğine ilişkin sözlerinin sorulması üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın insanların din kurallarını yorumlamasını önleyen, ona set çeken ve "din yorumlanacaksa sadece ben yorumlarım" diyerek tekel oluşturan bir kurum olmadığını belirtti. Bardakoğlu, her insanın kendi dinini kendi Müslümanlığını dilediği gibi düzenleme, inşa etme, Kur'an ayetlerini istediği gibi anlama hakkına sahip olduğunu söyleyen Bardakoğlu, şunları söyledi: "Laiklik toplumun ortak paydalarından biridir. Diyanet İşleri Başkanlığı laiklikle sorunu olmayan kurumların başında gelir. Laikliği din özgürlüğünün temeli olarak görmekteyiz. Devletin dinlere eşit mesafede durması olarak görmekteyiz. Bizim özgürlükten şikayetimiz olmaz. Laiklik, din ve devlet işlerinin ayrışması olduğuna göre devletin yasama organlarının, devletin diğer organlarının bir olayı farklı görmesi, din kurumlarının da ona ayak uydurması anlamına gelmez. İkisi ayrı mecrada yürür. Biri o konuda yorum yaptı diye diğerinin ona göre kendini uyarlaması yerine herkesin kendi işini kendi alanında yapması herhalde doğrusudur. O bakımdan ne din adamları diğer devlet işlerinden kendi fikirleri konusunda uygulama beklesinler ne de devlet organları kendi uygulamalarının, kendi düşünce ve yorumlarının din konusunda uygun olduğunu belirten ifadeler talep etsinler. Herkes kendi işini yaparsa bir çatışma olmaz. Yeter ki insanlar kendi sınırlarında kalsınlar. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi, İslam Dini'nin inanç, ibadet ve ahlak değerleri konusunda toplumu aydınlatmaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı dinin ana kaynaklarının doğru bilgisini topluma verir. Devletin diğer organları da kendi alanlarında rasyonel şekilde uygulamalarını yaparlar ve herkes kendi yolunda devam eder."
DİN İŞLERİNDE MUTLAKA KADIN OLMALI Diyanet İşleri Bakanı Ali Bardakoğlu, Din İşleri Yüksek Kurulu'nda kadın üyenin yer almadığına ilişkin eleştirilere de yanıt verdi. 16 üyeden oluşan Din İşleri Yüksek Kurulu'nu bu sene 75-80 kişiden oluşan bir seçici kurulun belirlediğini ifade eden Bardakoğlu, "Bizde 10 bin civarında kadın çalışıyor. Ama henüz daha kendilerini Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi olacak kıvamda mı görmediler, o cesarete mi sahip olmadılar, bilemiyorum. Ancak 76 aday adayı arasında bir tane kadın yok" dedi. Bardakoğlu, kadınların olmasının daha iyi olacağını belirterek, "Toplumumuzun yarısı kadın. Bayanlarımıza pozitif ayrımcılığa devam edeceğiz. Bir defa görev sorumluluğu açısından daha üretken ve daha verimliler. Biz bayanların her alanda aktif rol almasını ve din hizmetlerinde bayanların daha etkin rol almasını önemsiyoruz. Bunun bir parçası da Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliği. Mutlaka bayanlar olmalı. Onların bakış açısına ihtiyacımız var" diye konuştu.
YÜZYILIN DENEYİ
Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, İsviçre'de dünyanın oluşumunu aydınlatacağı ifade edilen ve yüzyılın deneyi olarak adlandırılan deneye ilişkin bir soruya ise şu yanıtı verdi : "İnsanoğlunun yapabildiği her bilimsel deney Yüce Allah'ın iradesi bilgisi ve onayı ile dahilindedir. Fiziki olarak, bilimsel nitelikteki deneyler Allah'ın bu dünya için koyduğu kurallar ve imkanlar çerçevesinde gelir. O nedenle adları hep keşif olmuştur. Keşif demek bir şeyi ortaya ve açığa çıkarmaktır. Keşifler Yüce Allah'ın yarattığı varlığı insanoğlunun yavaş yavaş aşması, anlaması ve ortaya çıkarması demektir. Bu tür keşiflerin ilahi iradeyle ve dünyanın yaratılışıyla çatışan keşifler olduğu kanaatine sahip değilim. Zaten bunların yaratılışı ve yaratılışın temelindeki o ilahi kudreti açıklayıcı deneyler olması pek mümkün görünmüyor. Sadece var oluş ile ilgili yeni yeni ipuçları veren çalışmalardır. Bizim bu tür keşifler karşısında ön yargı ile teolojik bir direnç göstermemiz veya eleştiri yapmamız doğru değil. İnsanoğlu Allah'ın verdiği akılla ve Allah'ın verdiği imkan ile yol alıyor. Bu da ilahi iradenin izniyle devam ediyor. İnsanoğlu Allah'a rağmen deney yapamaz. Allah'ın verdiği sınırlar içerisinde onun verdiği imkanları kullanarak deney yapar. | |
|